Bugun...


Yaşar Geler

facebook-paylas
Adı: Şeker kız
Tarih: 14-03-2019 16:40:00 Güncelleme: 15-03-2019 17:42:00


Evet, adı Şeker Kız. Masum mu masum, mahzun mu mahzun, ürkek ve de korkak. O, mükemmel yapısı, sarı saçları, beyaz teni ve ela gözleriyle hayata meydan okuyan zevk abidesi, mükemmel insan. Evet, bir o kadar da mükemmel. Yetenekli, becerilerini iyi değerlendirir. Hem kendisine hem yakınlarına yardım etmek için çalışır çabalar durur. Bu haliyle tüm çevresi tarafından takdir edilir.

Ancak duygusal mı duygusal. Dokunsan kırılacak, elin değse ağlayacak. Narin, kırılgan bir yapısı da yok değil Şeker Kız’ın. Şeker Kız, önemli bir kent merkezinde yaşamını sürdürürken, bir gün hiç beklemediği bir şey çıkagelir karşısına. Önce ne olduğunu anlayamadan kendini bir hengâmenin içinde bulur. Sosyal medyanın gücüdür bu.

Günümüzde sosyal medya nelere kadir değil ki? Birçok insanın tanışması ve kaynaşmasına vesile olmuş. İnsanlık adına yapılan birçok olumlu işlere yaramış ama bir o kadar da olumsuzluğu bünyesinde barındırmıştır. İşte Şeker Kız’ın hikâyesi de burada başlar. Şeker Kız, yukarıda da dediğim gibi, sosyal ortamları çok sever.

Her insan gibi sosyal çevresini genişletmek için zaman zaman arkadaş ortamlarına takılır. Tabi tanıştığı ve arkadaş olduğu birçok insan olur. Zaten günümüzde sosyal medya demek; kimsenin kimseyi görmediği ancak her şeyiyle tanıyabildiği bir ortamdır. Şeker Kız bu ortamlarda o kadar mutlu o kadar umutlu ki sorma gitsin. Tanıdığı ama gerçek hayatta hiç bilmediği ya da bilemeyeceği bir insanla muhatap olur.

Öncelerde masumane arkadaşlık ilişkileri zamanla farklı seyretmeye başlar. Sıradan arkadaşlık gitmiş yerini samimiyet, sevgi, belki de aşk almıştır. Bu mükemmel duyguları yoğun bir biçimde yaşayan Şeker Kız, neredeyse her gününün büyük bir bölümünü sevdiğine ayırmaktadır. Kim bilir belki de bir hayale âşıktır. Belki de imkânsızlığa kaptırmıştır kendisini. Fakat hangisi olursa olsun Şeker Kız için hiç te önemli değil. Önemli olan O’nun hayalleri, inanmak istediği ya da yaşamak istediği duygularıdır. Haksız da sayılmaz hani, böyle mutlu oluyorsa olsun kime ne? Hani derler ya bir ilişki imkânsızlığa doğru kayarsa ve de ulaşılmaz olursa işte o zaman adı aşk olurmuş.

Şeker Kız aşkını doya doya yaşamak gayreti içerisinde iken, korkularının da esiri olmuştur. Hayalle gerçek arasında gider gelir. Ne yapmak istediklerini yapabilir, ne de yapmak istemediklerinden geri durur. Acaba Şeker Kız için hayalle aşk yaşamak daha mı iyiydi? Daha iyiydi denebilir. Çünkü adı hayal olmasa zaten aşk olmazdı ki! Aşkın günümüzdeki tanımına göre bakıldığında, platonik bir durum da söz konusu değildir. Kahraman oğlanın esamisi okunduğunda Şeker Kız’ın kalbi küt küt diye atar, adeta yer ayaklarının altından kayar gider. Mutluluktan göklerde uçar. Çırpınarak tekrar hayalindeki Kahraman Oğlan’ın kollarında bulur kendisini. Acaba bu aşkın bir sonu olur mu? Acaba Şeker Kız’la Kahraman Oğlan bir araya gelebilirler miydi? Ne diyelim, gökten ne yağmadı ki, yer kabul etmesin. Özellikle de Şeker Kız’ın dileği budur ama acı gerçekte tam karşısında durmaktadır. Ve böyle bir şansınız yoktur, der gibi bakar ikisinin de gözlerine.

Günümüzün gerçek aşkları, saman alevi gibidir. Bir anda parlar, yıldırım çarpmışa dönersiniz, kısa bir zaman sonra bakarsınız ne alev kalmış ne de kor! Yaz aşkı, güz aşkı, bahar aşkı, kış aşkı gibi kategorize olmuş aşklar. İnsanlar dört mevsim değişik aşk yaşarlar gerçekte. Hatta adet yerini bulsun diye de başka bir mevsimin aşkına geçmek için belki çok sevdiklerinden bile vazgeçebiliyorlar. Ama Şeker Kız’ın aşkı sağlam, tutarlı ve de keyifli. En güzeli uzaktan sevmek, uzaktan âşık olmak, uzaktan mutlu olmak. Yakınına gelecek te başına bela mı alacak. Zaten istese de olmayacak bir durum tabi ki bu durum. Ha sahi bir de Şeker Kız’ın kahramanı vardır bu hikâyede! Şeker Kız’ı tanıdık ya bir de kahramanımızı tanıyalım.

Kahramanımıza gelince aslında bunun durumu da Şeker Kız’dan pek farklı sayılmaz. Onurlu kahraman, gerçekten onurlu, yetenekli, vasıflı, dirayetli bir Anadolu gencidir. Bu genç adam gerçekten Şeker Kız’ın kahramanıdır. Şeker Kız kahramanına o kadar güvenir, o kadar sever, o kadar bağlanmıştır ki, neredeyse kahramanına nefes aldırmaz. Nerede aldırmaz? Tabi ki hayalinde, zahirisi olan aynalarda, camlarda, köşelerde, bucaklarda! Kahraman da aslında bu durumdan hoşnuttur. O da Şeker Kız gibi, sevecen ve âşık olmuştur Şeker Kız’a. Onunla olabilmek için ne dertlere katlanır, ne yollar kat eder, köprüler geçer, ne dağlar aşar. Aşkını Şeker Kıza anlatabilmenin yollarını arar durur. Olsun uzaktan da olsa mutluydular. Hayat bu sevginin yakını uzağı olmaz ki! İnsanoğlu nelere âşık olur, neleri sever? İnsana, hayvana, annesine, ailesine, çiçeğe, böceğe âşık olan yok mu? Onlarca, yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insan âşık olur, sever.

Öyleyse Şeker Kız’la Kahramanın hayali aşkları ve sevgileri neden olmasın ki! Mutluluk sadece biri birinin dibinde olan insanların hakkı mı? Mutluluk sadece insanların hakkı mı? Mutluluk sadece gerçek hayattaki insanların hakkı mı? Mutluluk, herkesin ama herkesin hakkı! Şeker Kız’ın da hakkı, kahraman oğlanın hakkı! Dağdaki çobanın da, saraydaki padişahın da! Ormanda ki ağacında, denizde ki canlının da hakkı olmalı.

Aslında mutluluk, imkânsızlığa âşık olan Şeker Kız’la, Kahraman Oğlanın hakkı. Yeryüzünde nice Şeker Kızlar, nice Kahraman Oğlanlar vardır. Aslı’nın Kerem’e, Ferhat’ın Şirin’e, Leyla’nın Mecnun’a olan aşklarına bakınca hemen hepsi de imkânsızlığa âşık olmuşlar diyebiliriz. İşte Şeker Kız’la Kahraman Oğlanın hikâyesi de yüz yıllar önce aynı kaderleri paylaşmış hikâyelere konu olmuş imkânsız aşklar uğruna dağlar delmiş yine de ulaşılamamış o meşhur âşıkların hikâyesinden farklı sayılmaz. Tabi ki hiçbir kimse bu kurmaca aşk hikâyesine benzer bir hikâye yaşamasın. İmkânsızlıklara değil, olanakları güçlü birlikteliklere doğru yol alsınlar.

Ama ben yine de Şeker Kız’la Kahraman Oğlanın hikâyesine olumlu bakıyor, sevginin ve aşkın yeri, zamanı, sınırı olmaz diyorum. Keşke yeryüzündeki herkes ama herkes mesut ve de mutlu olabileler. Bu hikaye günümüzde yaşanan gerçek olaylardan ve topluma yansıyan örneklerden kurgulanarak yazılmıştır. Umarım bu hikayeden çıkarılacak dersler bulunur.

Yaşar GELER





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI