Bugun...


Yaşar Geler

facebook-paylas
Kır çiçekleri ve sarı papatya
Tarih: 09-08-2018 16:52:00 Güncelleme: 09-08-2018 16:55:00



Mevsim ilkbaharın sonları, güneş aydınlık yüzünü göstermiş, çiçekler birbiriyle adeta dans ediyorlar.

Tam ortada tek başına duran sarıpapatya dikkat çekiyor. İlgimi çeken sarıpapatyaya yöneliyorum. Sanki hayata küsmüş, bir anlamda hayattan kopmuş bir hali vardı. Ama o kadar narin o kadar zarif o kadar çekingen ve bir o kadar da utangaç bir hali vardı. Duygu yüklü gözlerle sanki bakışır gibiydik. Hatta beni bu lavanta kokusunun muhteşem yoğunluğundan ayırma der gibiydi. Fakat bir o kadar da o muhteşem kır çiçeklerinin arasındaki yalnızlığından beni kurtar der gibi bir hali vardı. Dayanamayıp yaklaştım, gururunu okşar gibi incitmeden yapraklarını düşürmemeye çalışarak okşamaya onun yalnızlığını arkadaşça dostça gidermeye çalıştım. Sanki define bulmuş bir korsan gibi gözleri fal taşı kadar açık ama bir o kadar da masumane bir yaklaşım içerisinde parmaklarım arasında kaymaya başladı. Ona o kadar alışmıştım ki bulunduğum ortamda bir tek canlının bile bir yaprağını koparmasına asla izin vermeyecektim. Ama onu görmeden de edemiyordum. Acaba bu bir yaz aşkı mıydı? Doğa aşkı mıydı? Bilmiyorum. Her gün neredeyse onunla bakışabilmek, konuşup dertleşebilmek ve özlem giderebilmek için hep aynı yerdeydim.

O güzelim parktaydım.

Yanında olamadığım zamanlarda acaba birisi üzerine bastımı ya da zamanı geldiği için bahçıvan onu da biçti mi diye merak ederdim. Hatta o parkta çalışan bahçıvanın verdiği can suyunu dahi izlemekten büyük bir keyif alıyordum. Keyif almanın yanında bir o kadar da üzerinden geçip ezecek diye endişe duyuyordum. O nazenin, o narin ve o güzelim sarı kır papatyası belki de artık yaşamımın bir parçası olacaktı. Nede olsa o da bir canlıydı. O da insana huzur ve mutluluk veren bir nesneydi. Zaten hep öyle olmamış mıdır? Hayat sevdiklerinizle güzelleşir ve anlam kazanır. İşte o Sarı Papatya’nın da benim için anlamı öyle olmuştur.

Canlıların dostluğu sadece kendi cinsleriyle oluşmaz ki. İnsanlar hem insanlarla hem hayvanlarla hem bitkilerle dostluk kurabilirler. Birlikte yaşayabilirler. Kimileri birbirlerinden uzak olsalar da mutluluğu doyasıya yaşayabiliyorlar. Özellikle de günümüzde insanların çeşitli hayvan türleriyle yaşamlarını sürdürüyor olmalarını gözlemlemekteyiz. Hatta benim sarıpapatyaya olan aşkım gibi birçok insanın evinde yetiştirdiği bitkilerle konuşarak anlaşabilmelerine ve kendilerini onlara adayarak yaşamalarına da tanık olmaktayız. Ne mutlu biz insanlara ki tüm canlı türleriyle dostluk ve arkadaşlık bağları kurabilmekte ve onlarla bir arada mutlu yaşayabilmekteyiz.

Düşünsenize bir kere insanlar birbirlerini mutlu edebilmek için bile o güzelim çiçeklere (papatya, karanfil, gül vb.) ihtiyaç duyuyorlar. İşte bazen ben de o kır çiçeği olan sarıpapatyaya ihtiyaç duyuyorum. Onu görünce mutlu oluyorum. O bir aşk kaynağı, o bir huzur kaynağı ve o bir mutluluk kaynağı oluveriyor hayatımın bir tarafında. Doğadan beklentim, bu gibi güzellikleri, bu gibi mutluluk kaynaklarını, bu gibi yaşam anlamlarını hayatımızdan eksik etmesin. Etmesin ki hiç kimse yaşamında eksik bir şey yaşamasın. Tüm canlılar istedikleri gibi mutlu ve huzur dolu bir yaşam sürdürebilsinler.

İşte doğanın bize sunduğu binlerce çeşit bu güzelim varlıkların değerini bilelim. Onları ait oldukları ya da olmak istedikleri yerden ayırmayalım. Dallarını koparmayalım, kanatlarını kırmayalım. Umutlarını, hayallerini yıkmayalım. Tanrının bütün yarattıklarını sevelim ve koruyalım. Koruyup kollayalım ki onların bize verebileceklerinden de kendimizi alıkoymayalım.

Yaşamımızı renklendiren ve anlamlandıran her şeyi ama her şeyi gözümüz gibi korumalıyız. Yoksa yaşamın ne tadı kalır ne de adı. Selam olsun Sarı Papatyaya, selam olsun kırlara, selam olsun doğaya, selam olsun sevdiklerimize, selam olsun önemsediklerimize.

Yaşar GELER
08.08.2018



 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI