Deyim yerindeyse, yirmi birinci yüzyılın ilk ve en önemli sayılabilecek olayı KORONAVİRÜS ya da KOVİD-19 adlandırmalarından oluşan sağlık dramı olacaktır. Dram diyorum, çünkü tüm dünyayı esir alan ve bilimin bile çaresiz kalabildiği bir olaydan söz ediyorum. Çünkü bu bir kasırgadır. Dünyayı kasıp kavuran bir kasırga! Kasırga küresel olunca çözüm de muhakkak ki küresel bir çalışmayla olmalıdır. Belki de dünya tarihinde ilk kez tüm ulusların el ele, kafa kafaya verip ortak dayanışma ve çalışmayla bir şeye çare bulma arayışına girmiş olmalarını sağlamıştır. Ben bu olayın zaten bir teknolojik ve biyolojik bir savaş için özel olarak üretildiği kanaatindeyim. Gün gelir ki kendi ürettiğiniz canavar bile sizi yer yutar. O ürettiğiniz canavarın pençesinden kurtulmaya çalışırsınız. Belki kurtulursunuz, ama kurtulamadığınız zamanlarda olabilir. O yüzden de gelin teknolojiyi insanlık yararına kullanalım. Toplumların çıkarlarını öne alan girişimlerle insanlığın rahat yaşamasını sağlayacak bir şeyler üretelim. Böylece bu Korona virüs kasırgasından da kurtulalım. Özellikle de Asya ve Avrupa’ yı yakıp, yıkan bir virüs kasırgasından.
Her şeyden daha önemlisi bilime, teknolojiye önem verip, o alanlara yatırım yapalım. Gün gelir reddettiğimiz o bilim ve teknolojiye muhtaç kalırız ve onu başka bir güçten temin etme yoluna gideriz. O zaman, o da sizi zora sokacak, ekonominizi batırma noktasına getirecek, acımasız bir canavar olarak karşınıza dikilecektir. Hatta kendi ürettiği zararlı teknolojik ve biyolojik ürünü size enjekte eder, sonra da kalkar al sana panzehirim diye mücadele aracını satar. Ama o süreçte insanların yok olur, ekonomin batar, sağlıksız, hasta ve psikolojisi bozuk bir toplumun ortaya çıkar.
Her ne kadar günler öncesinden tedbirler alınmış olsa da son günlerde ülkemizde de görülmeye başlayan, kayıpların verilmesi, vakaların çoğalması ulus olarak hepimizi derinden üzmüştür. Eve hapsolduğumuz şu günlerde özellikle ilgisi ve alanı gereği Sağlık Bakanlığımız ve bakanımızın sağduyulu çalışmaları, halkı paniğe ve korkuya sokmadan süreci mükemmel bir şekilde yönetmiş olması takdire şayandır. İleride ne çıkacağını ve ne denileceğini bilemiyoruz tabi ki! Ona bağlı olarak ta ticaret, turizm ve eğitim bakanlıklarının sürece müdahil olmaları ayrı bir sevindirici durum olmuştur. Çünkü olay toplumsal hatta küresel bir boyuttadır. Buna göre davranış geliştirmek ve göstermek ülke olarak bizim sorumluluğumuzdur.
Son olarak ta Cumhurbaşkanı tarafından bu sürece ilişkin yapılan açıklamalar ve alınmış olan tedbirler paketi de önemsenecek boyuttadır diye düşünüyorum. Evet, her ne kadar toplumumuzun her kesiminin temsil edilmediği ve bazı çevreler tarafından işçinin yok sayıldığı, işverenin korunduğu savunulsa da; başka bir noktadan baktığınızda da işveren güçlü olursa işçisini koruyabilir diye düşünüyorum. Ortada çok vahim olan durumlar da yok değil. Mesela, iş yerleri kapatılan küçük esnaflar ve oralarda gündelikçi ve yevmiyeli çalışanlar, memur olup çocukları öğrenci olan ve evde bulunan insanlar zordadırlar diye düşünüyorum. Onlar içinde önlemlerin alınması makul olacaktır. Şu anda gelen bilgi yüz elli bin iş yerinin kapanmış olduğu yönündedir.
Biraz da teknolojik konuyla ilişkilenelim diye düşünüyorum. Çünkü bilimi, teknolojiyi reddeden hiçbir toplumun yaşayabilme şansı yoktur. Öngörüsü yüksek, dahi lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti: ‘’İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.’’, ‘’ İlim, fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip öğrenmeye mecburuz.’’ Şimdi bu düstur yüz yıl önce söylenmiş ve hala karşımızda kurtarıcı bir yol gibi duruyorsa asla ve asla ilim, bilim, fen ve teknolojiden uzaklaşmamalıyız diye düşünüyorum.
Yeri geldi önemsemedik, bilimle çatıştık. Yeri geldi bilim ve teknoloji üreten kurumlarımızı kapatmaya çalıştık. Yeri geldi bilim insanlarımızı yok etmeye çalıştık. Yeri geldi, insan sağlığı ile ilgili bir kuruluşun başına hayvan sağlığıyla ilgili kişiyi atadık. Yeri geldi eğitimcileri ve eğitimi geri planlara attık. Yeri geldi bilimden ve teknolojiden uzaklaştık başka kanallardan medet umar olduk… Ama geldiğimiz son nokta ne oldu? Bilim ve teknolojiden çare umar olduk. Ülkede her kurumu kapatabiliyor, evden, uzaktan home ofis çalışabiliyoruz ama sağlık kurumlarını kapatıp evden çalışamıyoruz. Her kurumun görevlilerini izinli sayabiliyoruz ama sağlık çalışanlarının izinlerini kaldırıyor ve izinde olanları bile göreve çağırabiliyoruz. Muayeneyi, teşhisi, tedaviyi, numune almayı, reçete yazmayı, solunum cihazına bağlamayı, MR çekmeyi, test yapmayı vs. vs. uzar gider. Bunların hiç birisini sağlık kurumu dışında ve sağlıkçı olmadan yapamıyoruz. İşte burada sağlık emekçilerinin ne denli önemli görev yaptıklarını kim görmezden gelebilir? Hatta kafamız bozulduğunda gidip görevi başında saldırdığımız, darp ettiğimiz sağlık emekçilerine ne kadar önem vermemiz gerektiğini, sağlık biliminin ne denli önemli olduğunu anlayamıyoruz. Yarın bir gün bu badireleri atlattığımız zaman yine gidip o insanlara saldırabileceğiz. Ders alalım, lütfen yaşadıklarımızdan ders alalım. O sağlık çalışanları ki, toplumda çalışanlar arasında özellikle de hemşireler ve alt grup çalışanları en çok çalışan, yıpran ve ekonomik olarak ta en az para kazanan kesimlerdir. Ama ne olursa olsun, onlara hep minnettar kalacağız.
Teknoloji doğru kullanıldığında insanlık için yararlıdır. Yanlış kullanıldığında da en zararlıdır. Korona virüs yayma gibi kapitalizmin kontrolünde çok zararlı, eğitim, sağlık, sosyal, kültürel, bilimsel çalışmalarda kullanıldığında yararda zirve yapar. Özellikle eğitim bilimlerinde kullanılması ama doğru bir şekilde kullanılması neredeyse toplumun her sorununu çözecek duruma getirir. Eğitimsiz ve cahil toplumlar yıkılmaya mecburdurlar. Eğitimli, insan yetiştiremediğiniz zaman hep başkalarına muhtaç kalırsınız. Her şeyi dışarıdan temin etmeye çalışırsınız. Oraya da ülkenin milli ekonomisinden para öder, ekonomik olarak çökersiniz. Ekonominiz çöktüğünde de hiçbir şeyiniz kalmaz. Küresel emperyalist güçlerin esiri olursunuz.
Sonuç olarak şunları söylemek gerekir diye düşünüyorum ve bende on dört madde kuralına uygun on dört maddelik sosyal önerimi sunuyorum:
1-Ulus olarak ilk önceliğimiz bilim, fen ve teknoloji olmalıdır.
2-Çokça sağlık kurumu açmalıyız ve sağlık kurumlarının kontrolü devlette olmalı, devlet kurumu olmalıdır. Sağlık kurumları özel olmamalıdır. Sağlıklı insanı olmayan toplumların sağlıklı geleceği de olmaz.
3-Bilimsel ve teknolojik kurumlarımızı güçlendirmeli, özellikle yurt dışında bulunan göç etmiş beyinlerimize uygun çalışma ortamları sağlayarak ülkemize döndürülmelidir. Ülkemiz, yurt dışında çalışan bizim bilim insanlarımızın ürettiği teknolojik ürünü satın almamalıdır.
4-Üniversitelere özerklikler sağlanmalı, kaliteli bilim insanları yetiştirebilmeleri için olanaklar sağlanmalıdır.
5-Korona virüs bilim kurulunda olduğu gibi, öncelikle milli eğitim bilimcilerimizi ve milli sağlık bilimcilerimizi etkin kılıp milli politikalar oluşturmalıdır.
6-Teknolojiyi öne çıkarmalı ama kontrolü, oto kontrolü asla es geçilmemelidir.
7-Halkımız sağduyulu davranmalı ve devletimizin almış olduğu önlemlere harfiyen uymalıdır.
8-On dört gün evden çıkılmamalıdır.
9-Önerilen on dört maddelik sağlık ve hijyen kuralı düzenli uygulanmalıdır.
10-Aç gözlülük yapıp halkı panikletme gibi alışveriş çılgınlığı yapılmamalıdır.
11-Halk tarafından stokçulara, fırsat düşkünlerine sömürme fırsatı verilmemelidir.
12-Özellikle devlet yetkilileri ve yetkili sağlıkçıların açıklamaları dikkate alınmalıdır.
13-Sosyal medyadaki bilgi kirliliğinden etkilenmeden TV programları yapan ilgili ve yetkili kişilerin önerileri dikkate alınmalıdır.
14-Eve kapanmaktan ve açlıktan kimse ölmemiştir, bizde ölmeyiz. Ülkemiz doğal kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Yakınlarımız bile olsa temastan kaçınılmalıdır.
Sağlık Bakanlığımızın ürettiği sloganı hiç unutmayalım; Sorun küresel, çözüm ulusal! Korona kasırgasından kurtulabilmenin yolu da budur diye düşünüyorum. Ulus olarak el ele verip, hep birlikte çözebiliriz.
Yakın zamanda bu belanın ülkemizden temizlenmesini diliyor, yaşamını kaybedenlere Allah’tan rahmet, tedavisi sürenlere acil şifalar, sağlıklı insanlarımıza da bulaşmamasını diliyorum.
Yaşar GELER