Dinçer AKTEMUR

“Türkçe Ezan” dedi, Genel Başkanına karşı çıktı, bildiğini okudu ve ihraç edildi…

Tahmin ettiniz kimden bahsedeceğimi.
Eski konsolos, eski büyükelçi ve son olarak milletvekili Öztürk Yılmaz’dan bahsedeceğim.
Partisince disipline sevk edildi, hem de iki kez.
Ve karar çıktı, parti genel kurulu Öztürk Yılmaz’ı partiden ihraç etti.
Ben Yılmaz’ın haklı mı, haksız mı olduğunu tartışmayacağım.
Çünkü Yılmaz’ın haklılığı veya haksızlığı halkın vicdanında yargılanıyor zaten.
Ben Yılmaz’ın ihracını tartışmaya açacağım.
Zira, Öztürk Yılmaz hiç CHP’li olmadı.
CHP ise hiçbir zaman tutarlı bir politika izlemedi.

Asıl konuya gelmek istiyorum ki Yılmaz’ın ihraç edilmesiyle sosyal medya ve sokak tartışmaları farklı bir gündemle çalkalanmaya başladı.

"Öztürk Yılmaz kendisini bitirdi” diye söylendi.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki bu söylemlerde bulunanların yüzde 50’si ve hatta daha fazlası hayatları boyunca Öztürk Yılmaz’ın geldiği hiçbir göreve gelmeyecek, hatta Yılmaz ile hiçbir zaman aynı statüde olmayacak.

Mesela konsolos olmayacak, büyükelçi olmayacak, Milletvekili olmayacak, hatta ve hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı olmayacak. Öyle ki kimse onlara “sayın vekilim” demeyecek. Şimdi böyle bir durumda Öztürk Yılmaz’ın kendisini bitirdiğini söylemek ne kadar doğru?

Çünkü ortada biten bir şey yok. Yılmaz, zaten ömrünün yarısını bürokrat olarak geçirmiş, yetmemiş kanlı bir terör örgütünün elinde rehin kalmış, o da yetmemiş kurtarılmış ve büyükelçilik görevine laik görülmüş. Aslında hiçbir zaman CHP’li olmayan Yılmaz, CHP’nin teklifi üzerine kendi memleketinden aday olmuş, iki dönem üst üste vekil seçilmiş, bu da yetmemiş, sert çıkışlarıyla adını ön plana çıkarmış ve Genel Başkan Yardımcılığına kadar yükselmiş…

Şimdi her halükarda milletvekili olan, kendi bildiklerini söylemekten geri durmayan ve bu duruşuyla partiden ihraç edilen Öztürk Yılmaz’ın kendisini bitirdiğini söylemek ne kadar doğru?

Ben şahsen Yılmaz’ın kendisini bitirdiğini düşünmüyorum.

Partisinde yarattığı gerginlikleri, Milletvekili seçildiği Ardahan’da ki teşkilat mensuplarıyla ter düşüşlerini, hatta istenmeyen adam ilan edildiğini, parti içerisinde ki kırgınlıklarını, tv programlarında ki söylemlerini kenara bırakarak, bağlı bulunduğu partisinin genel başkanının tutarsızlığına karşı dik bir duruş sergilediğini iddia ediyorum.

Ve şunu görebiliyorum ki, Yılmaz’ın her bir tweet’i parti tabanında oldukça karşılık buluyor.

Tweetlerde Yılmaz’a sahip çıkan partililer Kılıçdaroğlu’nu basiretsizlikle suçluyor.

Ben şahsen Kılıçdaroğlu’nun da artık son evreyi yaşadığını, CHP’de bu süreçten sonra kırılmaların başlayacağını düşünüyorum.

Bugün “partisi” demiyorum, “CHP”den ihraç edilen Öztürk Yılmaz’ın CHP’de yeniden karşılık bulacağını buraya not bırakmak istiyorum.